26 Mart 2014 Çarşamba

DOĞA VE YENİLEBİLECEK BİTKİLER

Hayatta kalabilmede ilk temin edilecek ihtiyaç su ihtiyacıdır. Sudan sonra en acil ihtiyaç yiyecek ihtiyacıdır. Eğer suyunuz varsa besinsiz üç dört hafta yaşayabilirsiniz. Bundan dolayı hayatta kalabilme durumunda her zaman yabani yiyecekler aranmalı ve mümkün olduğu kadar toprak üzerindekilerle yaşamaya gayret edilmelidir. Bitkisel yiyecekler, hayvansal yiyeceklerle beraber hayatta kalabilmede besin kaynaklarını oluşturur. Yeryüzünde uzmanların tahminine göre ortalama 300.000 çeşit bitki türünün yetiştiği bunlardan 120.000 çeşidinin yenilebileceği söylenmektedir. Tek başımıza kaldığımız bölgede nelerin nasıl yeneceğini bilmemiz gerekir. Onun için yenilebilir bitkisel besinleri çok iyi tanımak gerekir. Bitkisel besinler, insana dengeli bir gıda temin etmese de insanın ayakta kalmasını sağlar. Vücudun ana ihtiyaç maddeleri olan ve ona enerji ve kalori veren karbonhidratları ve proteinleri ihtiva ederler. Üstelik hayvansal besinlere nazaran daha kolay ve rahat temin edilir.

Doğada Yalnız Kalındığında Alınması Gereken Tedbirler:

• Yiyecek ve su miktarını tespit edin.
• Yalnız kalacağınız süreyi tahmin edin.
• Mevcut yiyeceğinizin 2/3’sini yalnız kalacağınız sürenin ilk yarısında, 1/3’nide kalacağınız sürenin ikinci yarısında yiyecek şekilde bölün.
• Yapacağınız hareket ve faaliyetleri en az enerji sarfı ile yapmaya çalışın.
• Muntazam yemek yiyin.
• Eğer yabani yiyecek bulursanız bir öğün sıcak yemek yemeyi planlayın.
• En iyi yiyecekler şeker ve meyve gibi karbonhidrat bakımından zengin yiyeceklerdir.
• Daima yabani yiyecek arayın, imkan oldukça tabiattan geçinin.

Bitkilerin Yenilmesiyle İlgili Genel Kurallar :

Yenilebilir 120.000 çeşit bitki olmasına rağmen bunların ancak bir kısmı tümüyle yenilebilir cinstendir. Karşılaştığınız birçok bitkilerin yenilebilecek veya susuzluğu giderebilecek birkaç kısmı vardır. Yetiştiği bölgelerde oldukça çok bulunan genellikle kabuklu veya kabuksuz olarak meyvesi olan bitkiler yemek için seçilmelidir. Ancak yemeden önce şu kaidelerin bilinmesi gerekir.
• Hiçbir mantar çeşidi yiyecek olarak seçilmemelidir.
• Şemsiye biçiminde çiçeği olan bütün bitkilerden sakınılmalıdır.
• Genel bir kaide olarak bütün çiçek soğanlarından sakınılmalıdır.
• Parlak yapraklı bitkiler zehirlidir.
• Sütlü öz suyu olan bitkiler zehirlidir.
• Bir dal üzerinde tek meyveler genelde yemek için emindir.
• Deriye sürüldüğünde tahriş eden bitkiler yenmemelidir.
• Ekim yapılan bölgelerden toplanan bütün bitkiler yıkanıp yenilmelidir.
• Tanımadığınız bir bitkiyi yemek için yenilebilirlik testi uygulanmalıdır.
• Mide boşken çok miktarda bitkisel yiyecek yemenin ishal veya şiddetli karın ağrılarına yol açacağını unutulmamalıdır. (Yeşil elma, taze böğürtlen)

Yenilebilirlik Testi :

• Bitkiyi yaprak, sap, kök, tomurcuk ve çiçek gibi ana elemanlarına ayırın.
• Bitkiyi koklayarak asit ve keskin kokusu olup olmadığını tespit edin.
• Teste tabi tutacağınız bitkiden dirsek ve bileğin iç kısmına bir parça temas ettirin, 15 dakika süre zarfında bir reaksiyon yoksa (kaşıntı, acıma) teste devam edin.
• Bitkiden bir parça alarak yenecek duruma getirin ve dudak veya dilinize değdirin.
• Eğer 3 dakika içerisinde dudak veya dilde bir reaksiyon yoksa bitkiyi dilinizin üzerinde 15 dakika tutun.
• Eğer reaksiyon yoksa küçük bir lokmayı çiğneyin ve ağzınızda 15 dakika bekletin SAKIN YUTMAYIN!
• 15 dakika içerisinde yanma, kaşınma, acıma hissedilmezse çiğnediğinizi yutun.
• Yuttuktan sonra 8 saat bekleyin. Eğer rahatsızlık görülürse yuttuklarınızı çıkarın ve bol su için.
• Eğer 8 saat sonunda reaksiyon yoksa bitkiden iki yemek kaşığı yiyin ve 8 saat daha bekleyin.
• Bu 8 saat sonunda bulantı, kramp, ishal ve rahatsız edici bir belirti yoksa bu bitki yenilebilir.

Bitkilerin Yenilebilen Kısımları :

Kökler:

a-) Yumruları: Bütün yumrular toprak altında bulunurlar. Kazılarak topraktan çıkarılması gerekir. Yabani patates, yer elması, mühr-ü süleyman yumrulara örnektir.
b-) Kök ve Kök Gövdeleri: Bitkilerin bu kısımları zengin nişasta depolarıdır. Kökler genellikle 40-50 cm. uzunluğunda olup yumrular gibi şişkin değildirler. Çobandüdüğü, ayrık otu, su kamışı bu guruba örnektir.
c-) Soğanları: Bütün soğan kökleri yüksek derecede nişasta ihtiva ederler. Yaban soğanı hariç pişirildiklerinde daha lezzetli olurlar. Bu guruba örnek olarak yabani soğan, yabani lale ve yabani sarımsak, verilebilir.





Filizler ve Saplar: Yenilebilen filizlerin büyümesi kuş konmaza benzer. Eğrelti otu ve bambunun genç filizleri mükemmel besin kaynağıdırlar. Her ne kadar filizlerin bazıları çiğ olarak yenilse de bazı filizler 10 dakika haşlanıp suyu süzülür, tekrar kaynatılır ve yumuşak hale geldiğinde yenir. Yabani kabak, bambu kamışı, eğrelti otu filizleri yenilebilir bitki türlerindendir.

Yapraklar: Yaprakları yenen bitkiler kuzukulağı, eğrelti otu, madımak, kadıntuzluğu, yelmik gibi bitkilerdir.


Çiçek Kısımlar: Taze çiçekler salataya doğranmak suretiyle veya haşlanmış diğer yiyeceklere karıştırmak suretiyle yenilebilir.

Meyveler: Yenilebilen meyveler; tatlı meyveler, sebzeler veya tatsız meyveler diye iki gruba ayrılır. Bunların her ikisi de meyvenin tohum taşıyan kısımlarından ibarettir.


Zamk ve Reçineler: Bitki özsuları bitkinin dışına akıp, sert bir birikinti halinde, kalın ve suda yumuşayıp erirse sakız; sertse ve suda erimezse reçine adını alır. Bitkilerin bu tali ürünleri yenilebilen ve ihmal edilmemesi gereken çok besleyici bir gıda kaynağıdır.


Bitki Özleri: Asmalar ve hurma ağacı gibi bitkilerin bazı kısımları ezilmek suretiyle içme suyu veya hararet giderici olarak kullanılabilir.


Yenilebilir Yabani Bitkiler :

Sebzelar:

a) Beyaz Hardal: 60 cm. boyunda, tüylü kökleri, soluk sarı renkli çiçekleri olan, kıraç topraklarda yetişen bir bitkidir. Taze yaprak ve çiçekleri çiğ olarak yenir.
 


b) Çoban Çantası: 60 cm boyunda gül şeklinde lopları, mızrak şeklinde yaprakları olan bir bitkidir. Başak şeklinde beyaz çiçekleri vardır. Kıraç ve çorak arazide bulunur. Yaprakları kaynatılarak yenir.



c) Çuha Çiçeği: Otlak ve gölgelik yerlerde yetişir. Gül şeklinde kırışık yaprakları, uzun saplı gövdesi, sarı ve pembemsi çiçekleri olan ve taze yaprakları yenilen bir bitkidir.

 

d) Kara Hindiba: Yaprakları mızrak şeklinde uzun ve derin dişli sarıçiçekli bir ottur. Genç sürgünleri çiğ olarak salata yerine, büyük yaprakları pişirilerek sebze olarak yenir. Çayır ve yol kenarlarında çok rastlanır.


e) Hindiba (Radika): Mavi çiçekli, uzun yaprakları olan 50-100 cm. yüksekliğinde bir bitkidir. Taze yaprakları kaynatılarak salata olarak, kökleri kaynatılıp sebze olarak yenilebilir.



f) Kuzu Kulağı: Yaprakları ok biçiminde ve 50-100 cm. kadar boyu olan bir ottur. Küçük, kırmızımsı yeşil çiçekleri vardır. Ekşi bir tadı olup yaprakları çiğ olarak yenir veya ıspanak gibi pişirilebilir.

g) Kara Buğday: Otlak ve ılıman yerlerde yetişen, 60 cm. boyunda ve gövdesi kırmızı olan bir bitkidir. Küçük pembe ve beyaz çiçek salkımları vardır.

h) Kıvrık Kuzu Kulağı: Uzun ve dalgalı kenarlı yaprakları olan, halka şeklinde dizilmiş yeşilimsi çiçekleri bulunan bir bitkidir. Taze yaprakları suyu değiştirilerek kaynatılıp yenir.


 
i) Güzel Kral Henri: 60 cm. boyunda, yeşil üçgen yapraklı, küçük yeşilimsi çiçek salkımları olan, çorak topraklarda yetişen bir bitkidir. Yaprakları ve genç filizleri çiğ olarak yenir.
j) Şişman Tavuk: 1 m. boylarında kırmızı gövdeli, mızrak şekline dönüşen yaprakları ve yeşilimsi çiçek salkımları olan bir bitkidir. Kurak topraklarda yetişir. Yaprakları ıspanak gibi pişirilir.
k) Kuş Otu: Dağınık yayvan bir vaziyette, 30 cm. yüksekliğinde, ana gövde üzerinde çizgi halinde tüyleri olan, sivri uçlu yaprakları ve küçük beyaz beş yapraklı çiçekleri olan bitkidir. Çorak topraklarda bol bulunur. Lezzetli, taze yaprakları kaynatılarak yenir.
l) Su Teresi: Çoğunlukla tatlı su kenarlarında bulunur. Sürüngen bir bitkidir. Karşılıklı çift büyüyen parlak yaprakları ve küçük beyaz dört yapraklı çiçekleri vardır. Yaprakları ve kökleri çiğ olarak yenir.

 

m) Yakı Otu: Seyrek ormanlarda, kayalık ve çorak arazide bulunan, 1.5 m. boyunda, mızrak şeklinde yaprakları olan bir bitkidir. Parlak pembemsi çiçek salkımları vardır. Taze yaprakları, çiçekleri ve gövdesi çiğ olarak ya da kaynatılarak yenir

 

n) Ballı Baba: Isırgana benzer, fakat ondan daha küçük, kalp şeklinde yaprakları olan ve batıcı tüyleri bulunmayan, beyaz ya da pembemsi-mor çiçekli bitkidir. Taze yaprakları haşlanarak yenir.
 

o) Isırgan: Yaprakları testere dişli ve üzeri yakıcı tüylerle örtülüdür. Taze yaprakları salata olarak yenilebilir. Isırgan otu hafif tuzlu suda kaynatıldıktan sonra ıspanak gibi pişirilerek veya gözleme içi olarak yenilebilir.

 
p) Sinir Otu: Uzun mızrak şeklinde yaprakları olan bitki türüdür. Çiçek açmadan önce genç yaprakları çiğ veya pişirilerek yenilir. Çayır, mera, tarla ve yol kenarlarında yetişir.



Meyveler:


a) Yabani Gül Meyvesi (Kuşburnu ): Yağışlı, rutubetli bölgelerde yetişmez. Orman kenarlarında ve tarlalarda yetişir.2-3 m. boyunda, asılı güllere benzeyen parçalı yaprakları bulunan, dikenli dalları bulunan bir bitkidir. Salkım şeklinde kırmızı veya portakal renginde meyvesi vardır. Sonbaharda olgunlaştığında meyvenin etli kısımları yenir. A vitamini açısından zengindir.


b) Böğürtlen (Yabani Ahududu): Yaprakları dikenli 2 m.ye kadar boyu olan bir çalıdır. Çileği andıran ekşimtırak siyah renkli meyveleri yenir. Orman ve dere kenarlarında bol bulunur.

 
c) Ahududu: Yuvarlak ve kenarları dişli birkaç yaprağı olan, bitkinin tepesinde önce pembe sonra kehribar renginde, olgunlaşınca sarı ve çok sulu olan bir bitkidir. Olgunlaşmış meyveleri yenir.



d) Çilek: Kenarları testere dişli ve üç parçalı yaprakları olan beyaz çiçekli bir ottur. Tadı hoş ve lezzetli kırmızı renkli meyveleri yenir. Marmara ve Ege bölgesinde yetişir.
 
e) Alıç: Parçalı yaprakları olan 2-4 m. boyunda dikenli bir ağaçtır. Küçük kırmız renkli meyveleri yenir. Orman ve fundalıklarda rastlanır.



f) Yabani Elma: Açık ormanlık arazide ve nadiren sık ormanlıklarda yetişir. Adi elmaya benzer, küçük meyveleri olan bir ağaçtır. Çiğ olarak ve pişirilerek meyveleri yenir.

 
g) Yabani Kiraz (Vişne): 24 m. ye kadar boyu olan kirazımsı bir ağaçtır. Soluk yeşilden kırmızıya doğru yaprakları, parlak kırmızı-kahverengi kabuğu ve beyaz ya da pembe çiçeği vardır. Meyveleri kırmızı veya siyahtır. Meyveleri yenir.
 
h) Çakal Eriği: 4 m. boyunda irice bir çalıdır. Koyu kahverengi dalları, uzun dikenli ve oval yaprakları, beyaz çiçekleri vardır. Ormanlarda ve fundalıklarda yetişir. Küçük mavi-siyah meyveleri çok ekşidir.
i) Çitlembik: Sivri uçlu yaprakları olan 10-20 metre yüksekliğinde bir ağaçtır. Sert ve mor renkte güzel kokulu meyveleri vardır. Akdeniz iklimi olan bölgelerde yetişir.


j) İncir: 6 m’ ye kadar boyu olan el şeklinde yaprakları olan ve her kısmında süt bulunan ağaçtır. Meyveleri sarımtırak yeşil veya siyah kabuklu olup iç kısımları yenir. Ege bölgesinde çok yetişir.


 
k) Döngel (Muşmula): Dikenli dalları uzun yaprakları olan bir ağaçtır. Küçük armudumsu esmer renkli meyveleri yenir.

 

l) Kuş Kirazı: Testere dişli, yumurta şeklinde yaprakları olan 18 m. boylarında bir ağaçtır. Siyah renkli etli meyveleri yenir. Ormanlarda münferit olarak bulunur.

 m) İdris (Mahlep): 4 m. boyunda yabani vişne ağacıdır. Siyah renkli acı meyveleri yenir.
  
n) Hünnap: Yaprakları derimsi ve yumurta şeklinde olan 5-6 m. boyunda olan ağaçtır. Kırmızı renkli, yumuşak tatlı ve lezzetli olan etli meyveleri yenir. Batı ve Güney Anadolu da rastlanır.
  
o) İğde: Dar mızrak şeklinde kurşuni renkli yaprakları bulunan bir ağaçtır. Uzunca yuvarlak ve kırmızı kabuklu meyvelerin iç kısmı olgunlaşınca yenir.

 Çaylar:

a) Nane: 30-50 cm. boyunda yumurta şeklinde kenarları testere dişli yaprakları bulunan güzel kokulu bir ottur. Yapraklarından acı lezzette, mideye iyi gelen bir çay hazırlanır. Nane su kenarlarında ve nemli yerlerde rastlanır.
b) Kekik: 15cm. ye kadar yükselebilen yatık dallı küçük uzunca yumurta şeklinde yaprakları güzel kokulu bir ottur. Yapraklarından hazırlanan çayın mideye iyi tesiri vardır. Kekiğin bir çok türlerine yurdumuzda bol miktarda rastlanır.
c) Adaçayı: 30-60 cm. yüksekliğinde, boz yapraklı, mavi çiçekli bir ottur. Güzel ıtırlı kokulu yaprakları çay olarak kullanılır. Adaçayının çeşitli türlerine bilhassa güney Anadolu’da rastlanır.
Ziraatı Yapılan Bitkiler: Mahsulü hasat edilmiş sebze ve hububat tarlaları zengin besin kaynağıdır. Buğday, arpa, nohut, fasulye, patlıcan, patates, mısır, pancar, turp, havuç, soğan, marul, pırasa, ıspanak, kavun, karpuz, domates vs. gibi sebze ve meyveler ile hububat ürünleri gerek çiğ olarak, gerekse pişirilerek yenir.
Mecbur kalmadıkça mantar yemeyin!
Deniz Yosunları:
Deniz yosunları kıymetli bir iyot ve C vitamini teşkil ederler. Kendinize besin olarak deniz yosununu seçtiğiniz takdirde uzun süre kumsalda kalmış çürümüş veya deniz üstünde kendi kendine kopmuş olarak yüzen yosunlar olmasın. İnce ve körpe olan çeşitleri bir ateş üzerinde veya güneşte gevrekleşinceye kadar kurutulur. Sonra bunlar ezilerek bulamaç yapılıp yenilebilir.
a) Yeşil Deniz Yosunu: Deniz marulu olarak bilinir. Temiz suda yıkandıktan sonra taze olarak çiğ bahçe marulu gibi yenir.
b) Kahverengi Deniz Yosunları :
I) Şeker Deniz Yosunu: Körpe sağlam tatlıdır. Çiğ olarak yenir
II) Esmer Deniz Algı: Su altında bulunan kaya tabakaları üzerinde ve kayalık diplerde bulunur. Kısa silindir şeklinde bir gövdeye ve 30 cm. den 90 cm. uzunluğuna kadar değişen ince dalgalı, zeytini yeşil veya kahverengi bileşik yapraklara sahiptir. Deniz algısını yemeden önce kaynatın sonra onu sebze veya çorba ile karıştırarak yiyin
III) İrlanda yosunu: Kaynatılarak yenir.
c) Kırmızı Deniz Yosunları:
I) Kırmızı Deniz Otu
II) Mor Renkli Deniz Otu
Bitkisel Yiyeceklerin Yenilebilir Duruma Getirilebilmesi :
Bazı bitkiler veya bitkilerin bazı kısımları çiğ olarak yenebilmesine rağmen bazılarının lezzetli veya yenilebilir hale getirilebilmeleri için pişirilmeleri gerekmektedir.
Bitkisel yiyeceklerin lezzetini artırmak için bazı metotlar uygulanır. Bunlar suya batırma, haşlama, pişirme veya süzmedir.
Yapraklar, Saplar ve Tomurcuklar :
Yumuşayana kadar kaynatılır. Suyunun bir kaç kere değiştirilmesi acılığını yok etmeye yardımcı olur.
Kökler ve Yumru Kökler :
Kaynatılır, pişirilir veya kızartılır. Kaynatma zararlı maddeleri ayırmaya yarar.
Sert Kabuklu Yemişler :
Suda süzmek veya suda bekletmek suretiyle acılık giderilir. Suda haşlayarak lezzeti artırılır.
Çekirdekli Tohumlar:
Lezzetlerini artırmak için kavrulur veya un haline getirilir.
Bitki Özü :
Eğer bitki özü şeker ihtiva ediyor ise içindeki suyu çıkarana kadar kaynatılır.
Meyveler:
Sert ve kalın kabuklu meyveler kavrulur veya haşlanır. Sulu meyveler pişirilir.

forum

hazırlıkçılar

25 Mart 2014 Salı

HAZIRIZ HAZIRLIKÇIYIZ HAYATTAYIZ



Bizler yani sıradan insanlar bu tarz felaket senaryolarına karşısında hayatta kalmaya hazırlıklı mıyız?
Gerek bireysel gerekse ailelerimiz için bir planımız var mı?
Ailelerimizi ve kendimizi savuna bilecek hayatlarını riskleri en aza indire bilecek kabiliyet ve donanıma sahip miyiz?
Bizler sıradan insanlar olarak sınırlı olanaklara, sınırlı ekonomilere ve sınırlı imkanlara sahibiz. Sıradan insanlar olarak yapabileceğimiz en mümkün olay şey güçlerimizi birleştirmek gerek olacaktır. Biz ve bizler gibi düşünenlerle irtibat halinde olmak kısıtlı imkanlarımızı birleştirmek ve bunları olabildiğince işlevsel ve yararlı şekilde kullanmaktır. Bu oluşumlara oturduğumuz yerde misal, apartman da veya sitede bizler gibi düşünenleri bularak başlamalı, ortak bir acil durum planı olmalıdır. Bu planda her bireyin görevleri tek tek önceden belli olmalı gerek kaçış gerek barınma gerekse savunma planları yapılmalıdır. Bu yapılanma mahallelere ve hatta ilçelere yayılmalıdır.
Örneğin ben doktorum diğeri tamirci bir diğeri asker kökenli bu tip küçük klanlar kurula bilir.
Her olayda olduğu gibi bu tip klanların da dezavantajları vardır. Ne kadar kalabalık o kadar zor barınma, savunma ve beslenme olacaktır. O yüzden klan düzenleri eldeki imkanlar en iyi şartlarda hesaplanarak yapılmalıdır. Her klanın öncelikle acil toplanma ve buluşma noktaları belirlenmeli iletişimin hızlı ve kesintisiz olarak yapılması gerekmektedir…
Hangi senaryoya göre ne yapılması gerektiği hangi olanakların ne kısımlık bir bölümünün kullanılacağı önceden kesin bir plan içinde yapılmalıdır. Her türlü kötü senaryo hesaplanıp A-B-C planları önceden çalışılmalıdır.
İlk olarak isterseniz ortalama güçlükte felaket senaryosu yapalım.
Birçoğumuzun da bildiği üzere 19 ağustos 1999 tarihinde gece yarısı hepimiz yataklarımızda uyurken dehşete uyandık. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Şahsım adına ben ve ailem o zaman Avcılar da oturuyorduk.  Allah biliyor ya kıyamet kopuyor sandım hiçbir şey düşünemedim. Tek hatırladığım evden dışarıya kaçmaya çalışan ev halkını kucaklayıp kaçmalarına izin vermediğim ve duvarların çatır çatır yarılması ve üzerimize düşmeleriydi. Depremi bilmiyorduk çünkü birinci katta oturup yedinci kattaki komşularımızdan sonra evden çıkan birisi olarak şimdi bunları yazmış olmak manidar, hayat insana durmadan bir şeyler öğretiyor, umarım bir daha böyle bir tecrübeyi kimse yaşamaz. Dışarı çıktığımızda her yer toz duman, çığlıklar, bağrışlar, bir oraya bir buraya koşan insanlar, ne olduğunu anlamamıştım ama yaşıyordum. Aradan 3-4 dakika geçtikten sonra sanırım deprem olduğunu ve yan binamızın yıkıldığını anlayabildim. Kafam öylesine durmuştu ki korkudan insanoğlunun en büyük zenginliği olan düşünme yetisinden yoksun kalmıştım, o 3-4 dakika…
Kendimize gelir gelmez ilk yaptığımız şey aile içersinde birbirimizi kontrol etmek oldu, çok şükür herkes sağlamdı. Akabinde de yan binanın enkazının üzerinde komşularımıza arkadaşlarımıza yardım etmeye çalışırken bulduk kendimizi şuursuzca uğraştık sanırım 6-7 kişiyi çıkartmayı becerdik sabahın ilk ışıklarına kadar. Tek şansımız binanın yan yatmasıydı sanırım kimseye hayati bir şey olmamıştı
Sonra radyo yayınlarının akabinde avcılarda bir keşfe çıktığımızı hatırlıyorum. İçler acısıydı durum maalesef herkes amaçsızca bir yerlere koşuyor göz yaşları sel olmuş akıyor, feryatlar, hıçkırıklar insanın yüreğini dağlıyordu. Gözlerimiz tanıdık simaları arıyor bulabilirsek seviniyor, enkazla karşılaşırsak hıçkırıklara boğuluyorduk. Bu kargaşa ile vakit akşam olmuştu ama eve girmek mümkün değildi arabamız vardı şanslıydık yani. Komşumuzun daha bir hafta önce yeni bir bebeği gelmişti dünyaya ve onların arabası yoktu. Doğal olarak arabamıza aldık ve ben babamla beraber bir battaniye üzerinde sabahladık. Sığınabileceğimiz hiçbir yer yoktu. Eğer ki paramız olmasa yiyecekte yoktu. Bakkallar marketler ilk günden boşalmıştı. Sonradan 1-2 gün içerisinde hakkını yemiyim yardım geldi ama olası kötü senaryoda daha şiddetli bir sarsıntıda ya da merkez üstü direk İstanbul’un göbeği olan depremde durum çok daha vahim olabilir. Bu felaketin tek elle tutulur yanı yaz aylarında olmamız ve havaların sıcak olmasıydı sanırım. Gerçi bu sıcağında handikapları var o dönem için bu karşımıza cesetlerin kokması olarak çıkmıştı. Allah’tan bu durum salgın hastalıkları tetiklememişti. Düşünsenize ya kışın ortasında bu tür bir felaket olsaydı… gerçekten bilanço korkunç olurdu…o zor durumdaki milyonlarca insan soğuktan açlıktan kırılırdı..
Konumuzu dağıtmadan devam edelim. Arabada yatıp kalkmaya başlamıştık sonra amcamlarla beraber avcılar ambarlıdaki çamlık mevkisinde piknik havasında açık havada yaklaşık 15-20 gün kamp hayatı yaşadık tıpkı diğer insanlar gibi ve sonra avcılardan alelacele taşındık.
Ve senaryo yazmaya devam edelim. Birçok uzmanın da ön gördüğü üzere olası bir Marmara depremi kaçınılmaz ve her an bizleri vurmak üzere gözüküyor. Bu olası depremin yazın ve şu saatte olacak diye bir standardı da yok maalesef. Temennimiz hiç olmaması yönünde tabi Ama temennilerle hayat devam etmiyor maalesef. Düşünsenize 8 büyüklüğünde bir deprem ocak ayında İstanbul’u yada yurdun bir başka yerini vurduğunu.Milyonlarca insan aç, susuz, barınaksız ve kötüsü kontrolsüz olarak sokaklarda…Ne o zaman devlet bu kadar kişiye yardım edebilir nede kendileri kendilerine yetebilir.
Maalesef aç ve açıkta olan insanların en kolay gereksinimlerine ulaşabileceği nokta yağma olacaktır. Şehirlerde kısmen güvenlik olmayacak ve terörizm baş göstere bilecektir.
Biliyorum biraz kötü ve abartılı bir senaryo olmuş olabilir ama bizler en kötüsüne her zaman hazır olmalıyız hayat ta olmaz diye bir şey olmaz.
23 ağustos 2005 yılında hızı 160 km ye ulaşan KATRİNA KASIRGASI Meksika Körfezi kıyılarına ulaştı. Kasırganın neden olduğu en büyük can kaybı ve maddi hasar kasırgalara karşı korunmak için set sistemine sahip olan NEW ORLEANS şehrinde oldu. Şehrin yaklaşık %80’ni kullanılamaz hale geldi binlerce insan öldü. LOUİSİANA’ yı sel bastı. Kadırga MİSSİSSİPPİ kıyılarını ve ardından ALABAMA’ yı tuzla buz etti. Sonuç binlerce ölü on binlerce yaralı yüzlerce kayıp yıkılmış şehirler ve Amerikan bütçesine 81,5 milyar dolarlık bir zarar getirdi.
Bu felaketin ardından özellikle NEW ORLEANS ’ta büyük çapta yağmalama cinayet ve tecavüz olayları yaşandı. Ordu ve polis haftalarca bu yağmacı gruplarlara karşı mücadele verdi. Bazı bölgeler kapatıldı VUR EMRİ çıktı. Amerikan hükümetinin tüm yalanlamalarına karşı medya haftalarca bu haberlerle doldu taştı. Hatta NEW ORLEANS şehir garına geçici bir hapishane dahi kuruldu.
Şimdi diye bilirsiniz ki deprem derken kasırga Türkiye derken Amerika ne alaka diye. Şöyle izah edeyim; dünyanın süper gücü diye bahsi geçen Amerika dahi tüm önlemlere rağmen bu hallere düşebilmekteyse varın halimizi sizler düşünün. Gerçi ben bizlerin bu tarz durumlarda daha şanslı olduğumuza inanıyorum çünkü bizim örf ve adetlerimiz o kötü günlerde dahi eksiksiz çalışmaya devam ediyor ve imece denilen vakıf bir şekil kendiliğinden vuku buluyor.
Sözü fazla uzatmadan birde bunun nüfusun nerdeyse 20 milyonu zorladığı İstanbul’da olduğunu düşünsenize kasırganın yerine sadece depremi koyun sadece ülkemizde. 20 milyon kulağa çok korkunç geliyor.
Nereye gidilebilir? Ne gibi önlemler alınabilir? Nasıl hazırlanmak gerekir peki.

Aslında yapacak olduğumuz hazırlık sadece depreme veya doğal afetlere değil her türlü felakete, savaşa ve benzeri durumlara hitap etmeli ve işlevsel olmalıdır. Lakin ne zaman ne olacağını bilmemize imkan yok. Malum dünya gerçekleri göz önüne alınırsa her an her şey olabilir.
 Kendimi ve benim gibi düşünenleri birer paranoyak gibi görmek bence işin kolaya kaçması ve toplumumuzda yerleşmiş olan bana bir şey olmaz anlamından öteye gitmez. Umarım bizler paranoyaklar olarak anılırız ve haksız çıkan taraf oluruz. Herkes mutlu, mesut, bahtiyar bir hayat sürer. Ama dedik ya temennilerle hayat sürmüyor maalesef.
Ama ya haklı çıkarsak?
Kendi adıma konuşmak gerekirse bu hazırlık olayını en basitinden ne ölümden korktuğumdan nede herhangi bir çıkar sağlamaya çalıştığımdan yapıyorum. Tek amacım ailemin çocuklarımın bu tarz bir olayda olabildiğince güvende ve sağlıklı olmalarını sağlamak. Kimse eşinin çocuklarının gözleri önünde elinden bir şey gelmeden kötü duruma düşmesine katlanamaz. Çocuklarımızın şuan için hiçbir şey ifade etmeyen çok basit şeyler yüzünden kötü duruma düşmesi sanırım hepimizin vicdanını paramparça edecektir. Hem hayatta kalmak felaketlerden sonra beklide ülkenin yeniden inşasında iş ve beyin gücü olabilmek bunu istemekte bu ülkeye bir hizmettir ve vatanseverliktir diye düşünüyorum. iç güdüsel olarak insan yaşamalıdır zaten.
Amacım bu düşünceye sahip birbirinden habersiz birçok insanın tanışıp beraber hareket edebilecekleri klanlar kurmaları, olası felaket senaryolarına karşı fikirler beyan edip önlemler teknikler karşısında bilgi ve belki materyal alışverişinde bulunmaları. Sonuç olarak HAYATTA KALMALARI.
HAZIRIZ HAZIRLIKÇIYIZ HAYATTAYIZ

SIĞINAK YÖNETMELİĞİ VE SIĞINAKLAR HAKKINDA GENEL YÖRÜTMELİK...


SIĞINAK YÖNETMELİĞİ (1)

BÖLÜM I
Amaç, Kapsam ve Yasal Dayanak

Amaç
 Madde 1 - Bu Yönetmelik, sığınakların çeşit, özellik, yapım, kullanım ve muhafazasına ilişkin usul ve esasları düzenler.
 Kapsam
 Madde 2 - Bu yönetmelik:
 3194 sayılı İmar Kanunu'na göre düzenlenmiş bulunan İmar Yönetmeliklerin uygulandığı alanları,
 3194 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi gereğince imar mevzuatı yönünden belediyelerin görev alanlarına giren yerleri,
 Ülkemizde çeşitli harp silah ve vasıtalarının tesirlerine karşı imar mevzuatına göre yapılacak sığınak çeşitleri ve bunların nerelerde, ne suretle, kimler tarafından yaptırılacağına, kullanılacağına, bakım ve muhafazalarına ilişkin hükümleri,
 kapsar.
 Yasal Dayanak
 Madde 3 - Bu Yönetmelik 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 36 ve 44 üncü maddeleri gereğince hazırlanmış olup, 9/5/1985 gün, 18749 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan İmar Kanunu'na istinaden çıkarılan ve 2/11/1985 gün, 18916 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmeliklerde ektir.

BÖLÜM II
Sığınakların Tanımı, Çeşitleri ve Özellikleri

Sığınak
Madde 4 - Nükleer ve konvansiyonel silahlarla, biyolojik ve kimyevi harp maddelerinin tesirlerinden ve tabii afetlerden insanlarla, insanların yaşaması ve ülkenin harp gücünün devamı için zaruri canlı ve cansız kıymetleri korumak maksadıyla inşa edilen korunma yerleridir.
a) Kullanacaklara göre sığınak çeşitleri,
b) Kullanım amacına göre sığınak çeşitleri,
Kullanacaklara Göre Sığınak Çeşitleri
Madde 5 - Sığınaklar korunacak veya korunacakların durumuna göre ikiye ayrılır.
a) (Değişik:RG-31/12/2010-27802)  Özel sığınaklar: Özel veya kamuya ait bina ve tesislerin öncelikle en alt bodrum katlarında ya da toprağa oturan kısımlarında veya bina içinde yapılamıyorsa uygulama imar planı ya da planda hüküm yoksa 2/11/1985 tarihli ve 18916 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği ile belirlenen yapı yaklaşma mesafesine aykırı olmamak kaydıyla bahçelerinde, yer üstünde veya yeraltında radyoaktif serpinti etkilerine, kimyasal ve biyolojik harp maddelerine, nükleer silahların zayıflamış basınç ve ısı tesirlerine ve konvansiyonel silahların parça tesirlerine karşı korunmak amacıyla inşa edilen serpinti sığınaklardır.
b) Genel Sığınaklar: Nüfus ve trafik yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde dışarıda bulunan halkın korunmasını sağlamak amacıyla yapılan yapılardır.
Kullanım Amacına Göre Sığınak Çeşitleri
Madde 6 - Sığınaklar kullanma amaçlarına göre ikiye ayrılırlar:
a) Basınç Sığınakları: Nükleer silahların ani (ışık, ısı, basınç ve ilk radyasyon) ve kalıntı (radyoaktif serpinti) etkileriyle konvansiyonel silahların tesirlerine, kimyasal ve biyolojik harp maddelerine karşı korunmak amacıyla Devlet tarafından inşa edilen sığınaklardır.
b) (Değişik:RG-29/9/2010-27714) Serpinti sığınakları: Radyoaktif serpinti etkilerine karşı korunmak amacıyla inşa edilen sığınaklardır. Bu sığınaklar; kimyasal ve biyolojik harp maddelerine, nükleer silahların zayıflamış basınç ve ısı tesirlerine ve konvansiyonel silahların parça tesirlerine karşı da korunmayı sağlar.
(Değişik paragraf:RG-31/12/2010-27802) Serpinti sığınakları özel veya kamuya ait bina ve tesislerin öncelikle en alt bodrum katlarında ya da toprağa oturan kısımlarında veya bina içinde yapılır. Mümkün olmadığı takdirde, uygulama imar planı ya da planda hüküm yoksa Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği ile belirlenen yapı yaklaşma mesafesine aykırı olmamak kaydıyla bahçelerinde, toprağın yapısına göre yer üstünde veya tamamen veya kısmen yeraltında yapılır. Ancak tamamen toprağın altında kalmak koşuluyla, parselin yol cepheleri hariç yan ve arka bahçe yapı yaklaşma mesafeleri içinde de bitişik parseldeki yapıları hiçbir şekilde etkilememek koşuluyla sığınak yapılabilir.
Serpinti sığınaklarının yer üstünde veya kısmen yeraltında yapılanları TAKS hesabına dâhil edilir. Ana yapıdan ayrı tamamen toprağın altında kalanlar ise TAKS hesabına dâhil edilmez.
Sığınaklar emsal hesabına dâhil değildir.
Serpinti sığınaklarının yapılacakları yer, tesis ve yapılar (Değişik başlık:RG-29/9/2010-27714)
Madde 7 (Değişik:RG-31/12/2010-27802)
Serpinti sığınakları, bu maddede belirlenen istisnalar dışında her türlü tesis ve binalarda yapılır.
Onaylı yapı ruhsatı eki mimari projesinde;
a) 12 ve daha az bağımsız bölümü olan sadece konut kullanımlı yapılarda,
b) Emsal hesabına konu alanı 1500 m2 den az konut dışı kullanımlı yapılarda,
c) Konut kullanımlı bağımsız bölüm sayısı 12 ve daha az olup, binanın tamamının emsal hesabına konu alanı 1500 m2 den az olan konutla birlikte aynı zamanda konut dışı kullanımlı yapılarda,
ç) Toplam yatak sayısı 50 ve daha az olan yurt, koğuş, misafirhane, yatakhane, bakımevi, otel, pansiyon, yataklı sağlık tesisleri gibi kalıcı veya geçici konaklama yapılan tesislerde,
d) Emsal hesabına konu alanı 3000 m2 den az olan her türlü imalat ve sanayi tesisleri, besihane, tavuk çiftliği, sera ve benzeri olarak belirlenen ve başkaca bir kullanım içermeyen yapılarda,
e) Ceza infaz kurumları, tutukevleri gibi yoğun güvenlik gerektiren ve önlem alınan yapılarda,
f) Tamamı 8 inci maddede belirlenen ölçü ve standartlarda yapılmış olan ve 5 inci maddenin (a) bendinde sayılan tehlikelere karşı korunaklı olarak inşa edilen yapılarda,
g) Otopark yapılarında, stadyum ve benzeri açık ve kapalı spor tesislerinde, ibadet yapılarında, düğün, nikâh, sinema ve tiyatro salonlarında, açık ve kapalı pazar yerlerinde, depo, antrepo, akaryakıt ve LPG istasyonlarında,
sığınak yapma zorunluluğu aranmaz.
Bir imar parselinde aynı veya farklı kullanım kararına haiz birden fazla bina bulunması durumunda, sığınak hesabı her bina için ayrı ayrı yapılır. Bu maddeye göre sığınak gerektirdiği tespit olunan her yapı için ayrı ayrı sığınak yeri ayrılabileceği gibi, sığınak gerektirdiği tespit olunan yapıların toplam ihtiyacını karşılayacak büyüklükten az olmamak kaydıyla parselde ortak bir veya birden fazla sığınak yapılabilir.
Uygulama imar planı kararı ile toplu yapı kapsamına alınan ve ortak kat mülkiyeti kurulan birbirine bitişik parsellerde, sığınak gerektiren yapıların toplam ihtiyacını karşılayacak büyüklükte tek bir serpinti sığınağı yapılabilir. Ancak bu yapılarda, her parselde bu Yönetmelik kapsamında sığınak incelemesi yapılıp sığınak yeri tespit ve tahsis olunmadıkça kat mülkiyeti bozulamaz, yeni yapı ruhsatı düzenlenemez.
Emsal hesabına konu alanı 3000 m2 ve üzerinde olan tarım, hayvancılık, imalat ve sanayi tesislerinin doğrudan üretimle ilgili yapılarının hangilerinde sığınak yeri aranıp aranmayacağına ilişkin genel kurallar, ilin konumu, bölgenin özelliği ve tesislerin ülke ve bölge açısından stratejik önemi de değerlendirilerek İl İdare Kurullarınca karar altına alınır ve kararın bir örneği uygulanmak üzere ilgili idarelere gönderilir.
Serpinti sığınaklarının özellikleri ve yapılışları (Değişik başlık:RG-29/9/2010-27714)
Madde 8 – (Değişik:RG-31/12/2010-27802)
Özel sığınaklardan olan serpinti sığınaklarının inşasında aşağıdaki hususlara uyulur.
a) Büyüklük: Kişi başına en az net bir metrekarelik sığınak yeri ayrılır. Sığınaklarda yapılacak wc, duş ve mutfak nişi bu alana dâhil değildir.
Kişi adedi her bir bağımsız bölüm için bir odalı konutlarda iki, iki odalı konutlarda üç, üç ve daha fazla odalı konutlarda dört olarak dikkate alınır.  Yurt, koğuş, misafirhane, yatakhane, bakımevi, otel, pansiyon ve yataklı sağlık tesisleri gibi kalıcı veya geçici konaklama amaçlı tesislerde ise onaylı mimari projesinde belirlenen yatak sayısının yüzde yirmi arttırılması sonucu bulunur. Diğer bina ve tesislerde veya konut ve kalıcı veya geçici konaklama içermeyen bağımsız bölüm veya mekânlarda, kişi sayısı emsale konu alanının 20 sayısına bölünmesi sonucu çıkan sayıdır. Farklı kullanımların bir arada olduğu yapılarda her farklı kullanımlı bağımsız bölüm veya mekânın sığınak hesabı ayrı ayrı yapılır. Bağımsız bölümlerin veya mekânların gerektirdiği sığınak alanlarının toplanması sonucu yapının tamamı için gerekli sığınak alanı bulunur.
Eğitim tesislerinde sığınak hesabına konu kişi sayısının hesaplanmasında, emsale konu alanlar içinde olan atölyeler, spor, konferans, gösteri ve sergi salonları dikkate alınmaz.
Besihane, tavuk çiftliği, sera gibi tarım ve hayvancılık tesisleri ile her türlü imalat ve sanayi tesislerinin doğrudan üretim veya fonksiyonla ilgili yapı, bölüm veya ünitelerine ilişkin sığınak hesabı, onaylı yapı ruhsatı eki mimari projesinde belirtilen, bir vardiyada aynı anda çalışacak en fazla personel sayısına göre yapılır.
Sığınak alanı wc, duş ve mutfak nişi hariç net dokuz metrekarenin altında belirlenemez. Serpinti sığınaklarında her yüz kişi için erkek ve kadın olmak üzere ayrı ayrı birer wc ve lavabo yeri ayrılır. Kalan küsuratın elli sayısından fazla olması halinde erkek ve kadın olmak üzere ayrı ayrı birer wc ve lavabo yeri ilave edilir. Küsuratın 50 sayısından az olması halinde herhangi bir ilave yapılmaz.
Kişi sayısının hesaplanmasında yapı ruhsatı eki mimari proje esas alınır. Ancak yatak sayısı onaylı uygulama imar planı ile belirlenen tesislerde kişi sayısı plan kararına göre tespit edilir. Kişi sayısı, sığınağın bina dışına rastlayan duvar ve tavan döşemelerine ilişkin ölçü ve diğer bilgiler dâhil sığınaklara ilişkin hususların, mimari ve mekanik tesisat projelerinde gösterilmesi zorunludur.
Sığınakların iç yüksekliği net 2.40 metreden aşağı olamaz.
b) Sığınağı çevreleyen bina dış duvar kalınlığı: Sığınağın bina dışına rastlayan duvar ve tavan döşeme kalınlıkları en az 60cm. beton, 75cm. tuğla veya taş ya da 90cm. sıkıştırılmış topraktan olmalıdır. Bu malzemeler tek başına kullanılabileceği gibi, radyasyon geçirgenliği bakımından bu ölçülerin birbirlerine oranları dikkate alınarak birlikte de kullanılabilir. Ayrıca bunlardan farklı yapı malzemeleri, ölçüleri radyoaktif serpintiye karşı geçirgenlik ve korunma katsayıları dikkate alınarak hesaplanmak suretiyle, bunlarla birlikte veya tek başına kullanılabilir. Sığınağın tamamen toprağın altında kalan ve dış açık ortam ile arasında en az 60 cm toprak dolgu bulunan dış duvarlarının kalınlığı statik hesaplara göre belirler. Bahçede yapılacak sığınaklarda da aynı uygulama yapılır.
c) Giriş yeri: Sığınağın girişi demir kapılı ve en az bir adet dik açı dönüşlü olmalıdır. Net alanı wc, duş ve mutfak nişi hariç 100 metrekareden büyük sığınaklarda iki çıkışın sağlanması zorunludur.
ç) Havalandırma: Sığınağın çeşidi ne olursa olsun mekanik havalandırma yapılması zorunludur. Koruma zamanlarında dışarıdan alınan hava, tehdit anında takılmak üzere nükleer tip hepa filtre, kum havuzu gibi filtreleme sisteminden geçirilerek sığınak içerisine verilir. Barış zamanlarında ise dışarıdan alınan hava sadece G4 tipi kaba filtreden geçirilerek sığınak içerisine verilir.
Sığınak havalandırması için aşağıdaki tabloda verilen koruma zamanlarında, bir kişi için gerekli olan hava debileri alınır. Aşağıdaki kapasite değerleri minimum değerler olup, hava kalitesini arttırıcı her türlü ilave önlem tasarımda kullanılabilir.

Sığınak Kapasitesi
Koruma Havalandırması (1 saatte kişi başına düşen hava miktarı m3 /saat)
Yüksek Yangın Tehlikesi
Düşük ve Orta Yangın Tehlikesi
0-50 kişiye kadar
1.8 m3/saat
Kum filtre, G4 toz filtre, aktif karbon filtre
G4 toz filtre, radyoaktif filtre ve aktif karbon filtre
51-150 kişiye kadar
3  m3/saat
Kum filtre, G4 toz filtre, aktif karbon filtre
G4 toz filtre, radyoaktif filtre ve aktif karbon filtre
150 kişiden fazla
4.5 m3/saat
Kum filtre, G4 toz filtre, aktif karbon filtre
G4 toz filtre, radyoaktif filtre ve aktif karbon filtre

Kanal tasarımı, menfez sayısı ve yerleşimi mekanik tesisat proje müellifi tarafından düzenlenir. Bu düzenleme TS 3419 “Havalandırma ve İklimlendirme Tesisleri-Projelendirme Kuralları” ve TS 3420 “Havalandırma ve İklimlendirme Tesislerini Yerleştirme Kuralları” standartları göz önüne alınarak yapılır.
Sığınak havalandırma fanının enerji ihtiyacı fan elektrik motoruna uygun kapasitede bir jeneratör ile karşılanmalı, jeneratör için sığınak alanı dışında bir alan makine dairesi olarak tasarlanmalıdır. Jeneratör egzozu doğrudan dışarıya verilmelidir. Jeneratörün devre dışı kaldığı durumlarda ise, enerji ihtiyacı fana bağlı insan gücü ile çalışan çevirmeli kol yardımı ile karşılanmalıdır.
d) Hijyen tedbirleri: Sığınak biriken çöplerin ve diğer atıkların kolayca uzaklaştırılmasını sağlayıcı özellikte tasarlanmalı, helâ taşı yerine klozet kullanılmalı ve mümkünse radyoaktif sızıntıya karşı ilave tedbirler de alınarak atık su gideri kanalizasyona bağlanmalıdır. Sığınaklarda atık su giderinin doğrudan kanalizasyona bağlandığı durumlarda geri tepmeyi engellemek üzere geri tepme ventili uygulaması yapılmalıdır.
e) Standartlar: Serpinti sığınaklarında, bu Yönetmelikte yer alan ölçülerden daha az olmamak koşuluyla özürlülere ilişkin standartlar da dâhil olmak üzere Türk Standartları Enstitüsünce hazırlanan tüm standartlara ve diğer mevzuata uyulur..
 Sığınakların Kimler Tarafından Yaptırılacağı
 Madde 9 - Resmi ve özel bütün tesis ve yapılarda yaptırılacak sığınakların yapım ve bakım giderleri bu yerlerin malik ve idareleri tarafından karşılanır.
 Gerektiğinde Genel Sığınak Olarak Kullanılacak Yerler
 Madde 10 - Yapılacak metroların gerektiğinde genel sığınak olarak inşa edilmeleri esastır.
 Sinema, tiyatro, eğlence yeri, otopark, garaj, kapalı çarşı ve pasaj gibi yapı ve tesislerinin yeraltında inşa edilmelerini teşvik için belediyelerce her türlü kolaylık sağlanması ve buraların gerektiğinde genel sığınak olarak kullanılması için gerekli tedbirlerin alınması zorunludur.

BÖLÜM III
Diğer Hükümler

Sığınakların Bakımı, Muhafazası ve Denetimi
Madde 11 - Sığınaklar konusunda özel kanunların İmar Kanunu'na aykırı olmayan hükümleri de uygulanır.
Madde 12 - (Ek Fıkra: R.G. 6.3.1991-20806) (Değişik fıkra:RG-31/12/2010-27802) Yapı kullanma izni alınan yapılarda tesis edilen sığınak alanları, 14 üncü maddenin birinci fıkrasında sayılan belgelerin iletilmesinden itibaren beş iş günü içinde mülki idare amirliğince kayıt edilir.
Resmî ve özel bütün tesisler ve binalara ait sığınakların bakım ve muhafazası sığınağın bulunduğu binanın görevlendirilen yönetici denetiminde bina koruma amirince sağlanır.
Meskenlerdeki sığınakların bakım ve muhafaası ise, bina malik ve yöneticilerince sağlanır.
(Değişik fıkra:RG-31/12/2010-27802) Yapı kullanma izni alınan yapılarda tesis edilerek kullanılan sığınakların denetimleri mülki idare amirliğinin sorumluluğunda ilgili idarelerce yapılır.
Sığınakların tapuya tescili
Madde 13 – (Başlığı ile birlikte değişik:RG-31/12/2010-27802)
Yapıların en alt bodrum katlarında ya da toprağa oturan kısımlarında veya içinde veya bahçelerinde yer üstünde veya yeraltında yapılacak sığınaklar kat maliklerinin müşterek mülkü olarak tapuya tescil edilir. Sığınaklar 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nda belirtilen ortak alanlardan olup bu hali ile yönetilir. Bu sığınaklar sığınmak amacı ile olsa dahi bağımsız olarak satılamaz, kiralanamaz, devredilemez ve amacı dışında kullanılamaz.
Yapı Ruhsat ve Kullanma İzinlerinin verilmesi
Madde 14 – (Değişik:RG-29/9/2010-27714)
Sığınak yeri ayrılması zorunlu bulunan bina ve tesislere, ruhsat eki mimari projesinde gerekli sığınak yeri ayrılmadıkça ve gerekli bilgiler mimari, statik ve mekanik tesisat projelerine işlenmedikçe yapı ruhsatı düzenlenemez. Yapı inşa edildiğinde, Yönetmeliğe ve yapı ruhsatı eki projelerine uygun olarak sığınak tesis edilmedikçe ve denetime yönelik fenni mesuliyet üstlenen mimar ve mühendislerin denetim raporlarında sığınakla ilgili hususlar belirtilmedikçe, yapı kullanma izni veya kısmi kullanma izni verilemez. Ruhsat eki onaylı mimari projenin bir örneği ile denetime yönelik fenni mesuliyet üstlenen mimar ve mühendislerin uzmanlık alanlarına uygun denetim raporlarının sığınaklara ilişkin bölümü, ilgili idarelerce mülki idare amirliğine gönderilir. Yapı kullanma izni verilmiş yapıların sığınak olarak ayrılmış bölümlerinde Yönetmeliğe aykırı olarak değişiklik yapılamaz.
Sığınaklar barışta, 13 üncü maddeye aykırı olmamak koşuluyla, kat malikleri kurulunun oybirliği kararı ve mülki amirin izniyle, bina veya tesisin işletme veya kullanma bütünlüğünü bozmadan ortak alanlar kapsamında kalan başka amaçlarla kullanılabilir. Ancak, gerektiği anda sığınak olarak kullanılabilmesi için Yönetmelikte belirtilen sığınak özelliklerinin kaybedilmemesi gerekir. Bu uygulama yapı ve tesislerde ayrılması zorunlu ortak alanların ayrıca ayrılması zorunluluğunu ortadan kaldırmaz.
Bu hükümlere uyulmadığının mülki amirlik veya ilgili idareler tarafından tespiti halinde, ilgili idarelerce 3194 sayılı İmar Kanununun 32 nci maddesi kapsamında tebligat yapılır. Maliki, müteahhidi veya yöneticisi tarafından en geç bir ay içerisinde aykırılık giderilir. Süresi içerisinde aykırılığın giderilmemesi durumunda, aykırılık ilgili idareler tarafından giderilir ve bedeli 3194 sayılı İmar Kanununa göre ilgililerinden tahsil olunur.
Madde 15 -(Değişik:RG-2/9/1999-23804) İmar planlarında genel sığınak yerleri belirlenerek işaretlenir. İmar planları ve belediye meclisi kararları ile bu Yönetmeliğe aykırı hüküm getirilemez.
Madde 16 – (Değişik:RG-31/12/2010-27802)
Bu Yönetmeliğe göre tesis edilen sığınaklarda bulundurulacak malzemeler, sığınak amirlerinin görevleri ve sığınaklarda nasıl hareket edileceğine ilişkin kurallar Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından belirlenir.
Madde 17 - Bu yönetmelik yeni yapılacak kamu yapılarında yayımı tarihinden itibaren uygulanır. Halen kullanılmakta olan ve inşaatı devam eden kamu yapılarında gerektiğinde sığınak olarak tadil edilebilecek mahaller şimdiden belirlenecektir.
Sorumlu Makam
Madde 18 – (Değişik:RG-29/9/2010-27714)
Bu Yönetmeliğin uygulanmasından yapı ruhsatını ve yapı kullanma izin belgesini düzenleyen idareler yetkili ve sorumludur. Valiliklerin ve büyükşehir belediyelerinin gerektiğinde denetim yetkisi saklıdır.
Görüş alma
Madde 19 – (Değişik:RG-31/12/2010-27802)
Bu Yönetmeliğin uygulanmasında plan, proje, yapı ruhsatı, yapım, yapı kullanma izni ve kat mülkiyeti gibi imarla ilgili tereddüde düşülen hususlarda Bayındırlık ve İskân Bakanlığının, diğer hususlarda Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının yazılı görüşü alınır.
Cezai Hükümler
Madde 20 - 3.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42 nci maddesi gereğince, bu Yönetmelik hükümlerine uymayan yapı ilgilileri hakkında mezkûr Kanunun sözü edilen maddesine göre işlem yapılır.
Yürürlükten Kaldırma
Madde 21 - 3030 sayılı Kanun kapsamı dışında kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin 51. madde 3. fikrası hükmü yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçici Madde 1 - (Değişik:RG-6/3/1991-20806) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce 3194 Sayılı İmar kanununun 22 nci maddesine uygun olarak yapı ruhsatiyesi almak üzere ilgili idarelere yapılan başvurular,
25/8/1988 tarih, 19910 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "3194 Sayılı İmar Kanununa Göre Düzenlenmiş Bulunan İmar Yönetmeliklerine Sığınaklarla ilgili Ek Yönetmelik" hükümlerine tabidir.
 GEÇİCİ MADDE 2 – (Ek:RG-31/12/2010-27802)
Kamu kurum ve kuruluşlarınca 29/9/2010 tarihinden önce ihalesi yapılmış veya ihale kararı, yatırım kararı, ihale oluru, ihale onay belgesi alınmış olan ancak ruhsat düzenlenmemiş yapıların ruhsatı düzenleyen idareye bildirilmesi halinde o tarihte yürürlükte olan sığınaklara ilişkin mevzuat hükümleri uygulanır.
BÖLÜM IV
Yürürlük ve Yürütme

Yürürlük
 Madde 22 – (Değişik:RG-31/12/2010-27802)
Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
 Yürütme
 Madde 23 - Bu Yönetmeliği Bayındırlık ve İskan Bakanı yürütür.

_________
(1) 29/9/2010 tarihli ve 27714 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile  Yönetmeliğin adı “3194 Sayılı İmar Kanununa Göre Düzenlenmiş Bulunan İmar Yönetmeliklerine Sığınaklarla İlgili Ek Yönetmelik” iken metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.


Sığınaklar
Teknolojik gelişmelere paralel olarak günümüzde silah ve silah sistemlerinin güç ve yetenekleri de artmış bulunmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak cephe ve sınır gibi kavramlar bütünü ile ortadan kalkmış, tüm yurt ve sivil halk saldırı alanı içine girmiştir. Bu büyük tehlikelerden Silahlı Kuvvetlerin alacağı önlemlerin ve diğer tedbirlerin yanında sığınak yapımına da önem verilmelidir. Aksi takdirde can ve mal kaybının fazla olacağı tabiidir. Ancak sığınaklardan beklenilen yararın sağlanabilmesi için sığınak yapımından evvel şu üç önemli prensibin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekir:

• Sığınak yapılacak mahallin iyi tespit edilmesi.
• Sığınaktan yararlanacakların önceden planlanması.
• Yapılacak sığınağın başka amaçlarla kullanılabilir nitelikte olması.

• SIĞINAK YAPIMINDA AMAÇ

• Can ve mal kaybını en aza indirmek,
• Hazırlıklı olma imajı verilerek caydırıcılığı sağlamak,
• Az masrafla toplu koruma imkanı yaratmak.

• SIĞINAĞIN TANIMI

Nükleer, klasik ve modern silahlarla, biyolojik ve kimyasal savaş maddelerinin tesirleri ile insanlarla, insanların yaşaması ve ülkenin harp gücünün devamı için zorunlu canlı ve cansız değerleri korumak maksadıyla inşa edilen korunma yerlerine sığınak denir.

• SIĞINAK MEVZUATI

Sığınaklar konusunda, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki 180 sayılı KHK'nin 12/e maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanunu ve bu Kanunun 36 ve 44 ncü maddeleri gereğince, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından hazırlanan "Sığınak Yönetmeliği" bulunmaktadır.
Bu Yönetmeliğin uygulanmasından yapı ruhsatını ve yapı kullanma izin belgesini düzenleyen idareler yetkili ve sorumludur. Valiliklerin ve Büyükşehir belediyelerinin gerektiğinde denetim yetkisi saklıdır.

Yönetmeliğin uygulanmasında plan, proje, yapı ruhsatı, yapım, yapı kullanma izni ve kat mülkiyeti gibi imarla ilgili tereddüde düşülen hususlarda Bayındırlık ve İskan Bakanlığının, diğer hususlarda Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının yazılı görüşü alınır.

• SIĞINAK ÇEŞİTLERİ

Sığınaklar; Kullanacaklara ve Kullanım Amacına Göre Sığınaklar olmak üzere iki grupta toplanırlar:
• Kullanacaklara Göre Sığınaklar
• Özel sığınaklar: Evlerde, kamu ve özel işyerleri ile fabrika ve müesseselerin bodrumlarında veya bahçelerinde yapılır. Buralarda oturan ve hizmet edenlerin korunması amacıyla kullanılır.
• Genel sığınaklar: Halk topluluklarının çok bulunduğu yerlerde veya o anda dışarıda bulunanların korunması için (Çarşı, pazar, garaj, liman, istasyon gibi) trafiğin yoğun bulunduğu mahallerde, hükümet, belediye ve özel idare tarafından müştereken yapılırlar.
• Kullanım Amacına Göre Sığınaklar
• Basınç sığınakları: Nükleer silahların ani (ışık, ısı, basınç ve ilk radyasyon) ve kalıntı (radyoaktif serpinti) etkileriyle, klasik ve modern silahların tesirlerine, kimyasal ve biyolojik savaş maddelerine karşı korunmak amacıyla inşa edilen sığınaklardır.
• Serpinti sığınakları: Nükleer silahların radyoaktif serpinti etkilerine karşı korunmak amacıyla inşa edilen sığınaklardır. Bu sığınaklar; kimyasal ve biyolojik savaş maddelerine, nükleer silahların zayıflamış basınç ve ısı tesirlerine ve klasik ve modern silahların parça tesirlerine karşı da korunma sağlarlar.

• SERPİNTİ SIĞINAKLARININ ÖZELLİKLERİ

• Büyüklük
Serpinti sığınaklarında insan başına en az 1 metrekarelik yer ayrılır. İç yüksekliği ise 2.40 mt (2 metre 40 santim) den az olamaz.

• Duvar Kalınlığı
Serpinti sığınaklarının duvar kalınlığı en az 60 cm beton, 75 cm tuğla veya taş ya da 90 cm sıkıştırılmış topraktan veya eşdeğer diğer malzemeden olmalıdır.

• Giriş Yeri
Sığınağın girişi demir kapılı ve en az bir adet dik açı dönüşlü olmalıdır.

• Havalandırma
Sığınağın çeşidi ne olursa olsun hem mekanik ve hem de tabii havalandırma ile yeterli olmalı, tabii havalandırma menfezlerle, mekanik havalandırma klima cihazı ile sağlanmalıdır. Havalandırmada radyoaktif serpinti ile kimyasal gazların içeriye girişini önleyici filtre sistemi kullanılmalıdır.

• Hijyenik Tedbirler
Helalar mümkünse kanalizasyona bağlanmalı, klozet tipi hela kullanılmalıdır. Yiyecek artıkları kapalı kaplarda naylon poşetlerin içinde biriktirilmelidir.

• SIĞINAKTA ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

• Sığınaklardan kimlerin ne şekilde yararlanacağı önceden tespit edilmelidir.
• Sığınağın havasını bozmadan çalışabilen bir aydınlatma tertibatı bulunmalıdır.
• Sığınaklara gereksiz eşya konulmamalıdır.
• Dışarı ile haberleşme tertibatı sağlanmalıdır.
• Yangınlara karşı gerekli önlemler alınmalıdır.
• Yemeklerin pişirilmesinde gaz ocağı tercih edilmeli ve oksijeni azaltmamak için zorunlu hallerde kullanılmalıdır.
• Her 60 erkek için 1 adet WC + 1 adet pisuar + 1 adet lavabo, her 40 kadın için 1 adet WC +1 adet lavabo bulunmalıdır. Atıkların dışarı atılmasında ağzı kapalı kaplar ve plastik torbalar kullanılmalıdır.
• Yatmak için ikili hatta üçlü ranzalar konulmalı, bu ranzalardan oturmak için de yaralanılmalıdır.
• Sığınağa girerken yeteri miktarda gıda ve sağlık malzemesi ile gerekli araç ve gereç unutulmamalıdır.
• Kirlenmiş araziden gelindiğinde, sığınağa girmeden evvel gerekli temizlik yapılmalıdır.


• SIĞINMA YERLERİ

Buraya kadar anlatılanlar nizami ölçülerde yapılan sığınaklar hakkında gerekli bilgileri içermektedir. 3194 sayılı İmar Kanuna göre düzenlenmiş imar yönetmeliklerinde sığınak yapımı yasal zorunluluk olmasına rağmen ülkemizdeki mevcut yapı stoklarının durumu nedeniyle herhangi bir tehlike karşısında daha pratik önlemler almak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Sığınak bulunmayan ev veya işyerlerimizin bazı bölümlerini sığınma yeri olarak kullanabiliriz.

Sığınma Yerinde Aşağıdaki Özellikler Aranır;
• Kimyasal harp malzemelerine karşı kullanılacak sığınma yerleri üst katlarda ve penceresi az olan yerlerden seçilmeli, gaz girişini önlemek amacıyla pencere ve kapı aralıkları macun, bant veya çamaşır suyuna batırılmış bezlerle kapatılmalıdır.
• Klasik ve Nükleer silahlara karşı kullanılacak sığınma yerleri mümkünse bordum katlarında, dışarıya penceresi az tavan ve duvarları sağlam yerlerden seçilmeli, kapı ve pencereleri kum torbaları ile takviye edilmelidir.
• Sığınma yerlerinde sığınakta bulunması gereken malzemeler bulunmalıdır.
• Sığınma yeri olarak seçilecek mahallin sığınak kadar koruyucu olmayacağı tabiidir. Ancak seçilecek bu yerin mümkün olduğu kadar sığınaktaki özellikleri taşımasına gayret gösterilmelidir.

• SIĞINAKTA BULUNMASI GEREKEN MALZEMELER

Dışarıdaki radyoaktif serpinti veya kimyasal gaz etkisinin geçmesi için belirli bir süre sığınakta kalmak mecburiyeti hasıl olabilir. Bu nedenle bütün ihtiyaçlar düşünülerek sığınak içerisindeki hayat buna göre organize edilmeli ve aşağıda belirtilen malzeme ve tedbirler alınmalıdır;
Mevsime göre şahsi giyim eşyaları, temizlik ve tuvalet malzemeleri,
Yatak malzemesi, " Bir kaç gün yetecek gıda maddeleri, içmek ve kullanmak için su, el kovası, tabak, bardak, kaşık, çatal vs.
Aydınlatma malzemesi; gemici feneri, el feneri ve yedek piller vb.
Yemek pişirmek için gaz ocağı,
Isıtma tertibatı,
Çöpleri koymak için ağzı kapalı çöp bidonu,
Sıhhi malzeme, ilk yardım çantası ve lüzumlu ilaçlar,
Basit aletler ve tamir takımı,
Pilli radyo ve yedek pilleri, saat,
Kitap vs. bazı eğlence malzemeleri,
Mümkünse basit radyasyon ölçme aleti.

Halkın oturduğu bina veya işyerinde donatacağı sığınak veya sığınma yerlerinde birkaç günlük yiyecek, içecek ve sağlık, yangın söndürme araç, gereçleri bulundurulmasına dikkat edilmelidir.

İçeceklerin kapalı kaplarda, yiyeceklerin konserve şeklinde, sağlık malzemelerinin de orijinal kap veya kutularında bulundurulmalarına dikkat edilmelidir.