Altın Kural:
Kaybolduğunuzda asla yerinizden ayrılmayınız. Başka
bir yer bulmak ümidi ile yerini bırakan kişilerin çoğu maalesef
kurtarılamamışlardır. Arama ve kurtarma ekipleri bölgeleri tarayarak
ilerledikleri için hareket etmeniz durumunda daha önceden taranmış bir
bölgeye girerseniz bulunmanız mümkün olmaz. Yapılan istatistiklere göre
yerinde kalan bir kişinin bulunma olasılığı %95 iken gezen bir kişinin
bulunma olasılığı ise % 30’dur. Bu sebeple kaybolma durumunda yerinizde
kalın ve panik yapmadan sakince düşünerek iletişim, sığınma ve beslenme
konusunda hazırlıklarınızı yapın.
Bir
geziye çıkmadan önce kesinlikle gideceğiniz yönü ve gezeceğiniz yerleri
en az 1 kişiye bildiriniz. Kaybolarak kurtarılamayan insanların çoğu,
macera kapsamında gidecekleri yeri kimseye haber vermeden gittiklerinden
ötürü, arama ve kurtarma çalışmaları doğru yerde başlatılamamıştır.
Macera
veya kafa dinlemek için asla tek başınıza bir geziye çıkmayın. Bir
yerinizi incitmeniz durumunda hareket kabiliyetinizde problem olursa
kendinizi bir hayatta kalma mücadelesi içinde bulabilirsiniz. Yol
arkadaşınızın olması, bu tip durumlarda her zaman büyük bir avantajdır.
Uzun
süreli bir gezi yapacaksanız döneceğiniz günü birkaç arkadaşınıza
belirterek o gün geri dönmemeniz durumunda arama kurtarma çalışmalarının
başlatılmasını özellikle vurgulayın.
Yabani
ortamlarda kalınması durumunda ayı, domuz, kurt gibi hayvanlara karşı
korunmanın birçok yöntemi vardır. Hayvanların kendimize yaklaşmaması
için; yürürken sürekli olarak ses çıkarılması oldukça faydalı olacaktır.
Ancak buna rağmen kurt ya da çakal gibi hayvanların saldırılarında,
eğer ses çıkartabileceğiniz bir durum varsa soğukkanlılığınızı koruyarak
hayvanın yaklaşmasına izin verin. İyice yaklaştıktan sonra aniden ses
çıkartarak ya da bir yerlere vurarak onu korkutmalısınız. Eğer ani bir
ses çıkartma gibi imkânınız yoksa ellerinizi açarak kendinizi
olduğunuzdan daha büyük gösterin ve yavaşça geriye doğru açılın. Ancak
asla vahşi hayvana arkanızı dönüp kaçmayın. Vahşi hayvanların
içgüdülerinde kaçan bir nesneyi yakalama refleksi olduğu için aç olmasa
bile sizin peşinizden gelecektir. Bu sebeple kendinizi büyük göstererek
geriye doğru adımlarla yavaşça ortamdan uzaklaşın.
Ayı
ya da domuz gibi hayvanların saldırılarında ise ses çözüm olmuyorsa en
iyi ve belki de tek çözüm (silahınız yoksa) biber gazıdır. Hayvan size
yaklaşırken olabildiğince hızlı bir şekilde biber gazını gözlerine
sıkarak oradan kaçmanın yollarına bakmalısınız. Bu da yoksa sakin ve
hareketsiz kalmak tek çözüm olacaktır. Eğer bir silahınız yoksa ve
hayvan saldırısına maruz kaldıysanız elinizle ya da parmaklarınızla
gözlerine vurun. Böyle bir hayvanı ancak bu şekilde müdahale
caydırabilir. Zira hiçbir insan bir ayıdan daha hızlı koşamaz, daha iyi
yüzemez ya da ağaca tırmanamaz.
Çok
yağmurlu veya nemli ortamlarda en riskli durum sıtmadır. Bu sebeple
vücudunuzu sivrisineklerden korumak için yanınızda bulunduracağınız
koruyucu krem veya elbise hayatınızı kurtarabilir.
Çok
soğuk bir ortamda (fırtına, kar, tipi vb) kalınması durumuna yapılması
gereken ilk şey sığınma ortamının yaratılması olacaktır. Açıkta
kalınması durumunda hissedilen sıcaklık, ortam sıcaklığının 5 ila 10
derece daha düşüğüdür. Bu sıcaklıklarda kalmak hipotermi açısından
ölümcül sonuçlar yaratabilir. Bu sebeple kar eşilerek yerin yaklaşık 2
metre derinliğinde bir korunak yapılabilir ya da etrafta ağaç varsa,
dallarından sedir yapılarak yere serilir ve bu şekilde ağaç kovuklarına
sığınılabilir.
Karın içine deşerek yaptığınız korunma bölgesinin hava deliklerinin
kapanmamasına dikkat edin, aksi durumda havasız kalabilirsiniz. Bu
işlemi yaparken terlemenin ölümcül bir sonucu olacağını asla
unutmayınız. Terlemeye başlamadan dinlenmeli ve akabinde tekrardan
çalışmalara başlamanız gereklidir. Giyim için çok kalın giysiler yerine
ince ve fazla sayıda giysi giyilmesi terlemenin kontrolü için faydalı
olacaktır.
Barınmaya
ek olarak gece boyunca hem ısınmak hem de vahşi hayvanları kendinizde
uzak tutmak için ateş yakmanız çok önemlidir. Ancak ateşi yakmak için
gece bastırmadan yakacak odun ve çalı toplamanız ve soğuk gece
şartlarına hazırlık yapmanız çok önemlidir. Ateş aynı zamanda üzerine
yaş otlar konularak işaret vermenize de yarayacaktır.
Karlı
bir ortamda mahsur kalırsanız ve aracınızda iseniz mümkünse aracınızdan
çıkmayın ve kurtarılmayı bekleyin. Ancak son şans olarak çıkmanız
gerekiyorsa soğuğa karşı çok sıkı giyinilmelidir. Soğuktan ilk etkilenen
organlar olan eller ve ayaklardır. Soğuktan kurtarılmış çoğu insanın
soğuk ısırması sebebiyle ayaklarını ve ellerini kaybetmeleri bunun bir
göstergesidir. Bunun için çok soğuk havada mahsur kaldıysanız ve
arabadan çıkmak zorundaysanız aracın koltuklarının keserek elleriniz
için eldiven, ayaklarınız için de palet yapabilirsiniz. Koltuk
süngerleri çok iyi bir yalıtım malzemesidir.
Soğuk
bir ortamda kemikleriniz kırıldığı için hareketsiz durumda iseniz
hipoterminin engellenmesi için vücut sıcaklığınızı korumanız gerekir.
Metabolizmanın sigortası olan titreme, vücuttaki enerji değerine göre
bir süre devam eder ancak daha ileriki saatlerde titreme de durur. Bu da
vücudun hızla ısı kaybetmesine sebep olur. Bunun engellenmesi ve vücut
sıcaklığının korunması için mümkün olduğu kadar kırık olmayan
bölgelerinizle jimnastik hareketleri yaparak vücudunuzu sıcak tutmanız
hayati bir önem arz etmektedir. Özellikle bilinciniz kaybolmak üzereyse
uyanık kalmak için beyin jimnastikleri ile kendinizi zorlamalısınız.
Uçak,
helikopter veya gemi ile arama-tarama işlemi yapılıyorsa kendinizin
görünmeyecek kadar küçük olduğunuzu asla unutmayın. Bunun için kendinizi
belli edecek yöntemleri araştırmanız ve bunlar için uğraşmanız
gereklidir. Bunlardan en kolayı taşlarla ya da ağaç dallarıyla yere
işaret yapmak ve görünmenizi kolaylaştırmaktır. Güneşli günlerde ise
tepe bir noktaya çıkıp alüminyum folyo, ayna, çakı gibi yansıtıcı
aletlerle güneşi yansıtmak ve kırmızı elbise gibi dikkat çeken renklerle
görünmeye çalışmak faydalı olacaktır.
Denizde
boğulanların en iyi yüzücüler olduğunu hatırlatarak iyi yüzmenin
boğulma riskini bertaraf etmediği söylenebilir. Boğulmadaki en önemli
etken tek başına yüzmektir. Bu tarz durumlarda akıntıya kapılma ya da
kramp girme gibi durumlarda yardım edecek kimse olmadığı için risk iyice
artmaktadır. Özellikle akıntıya kapılma durumunda denizden iyice açılıp
kıyıya paralel yüzerek akıntıdan kurtulmanın yollarına bakılmalıdır.
Aksi takdirde olimpiyat derecesi almış bir yüzücü dahi akıntıya karşı
yüzerek kıyıya ulaşamaz.
Boğulmakta
olan bir kişinin kurtarılması için özel bir eğitim almak gerektiğini
asla unutmayınız. Zira, boğulmakta olan kişi refleks gereği kendisine
yaklaşan kişiyi tutarak suyun dibine çekmektedir.
Acil
durumlarda kullanılacak aletleri (can yeleği, vb) en yüksek kaliteden
alınmalıdır. Kalitesi düşük ürünler olağan dışı durumlarda yeteri kadar
koruma sağlamadıklarından ötürü kurtarıcı olamayabilirler.
Hayatta
kalmak için en önemli gıda sudur. Bir insan aç olarak 10 gün
yaşayabilirken susuzluğa ise en fazla 3 gün dayanabilir. Kaldı ki, eğer
ortam sıcaklığı çok fazla ise ve hareket etmek gerekiyorsa bu süre 5-6
saate kadar düşebilir. Bu nedenle aracınızda ya da sırt çantanızda
olabildiğince fazla miktarda su bulundurmak gerekir.
Soğukta
susuzluğunuzu gidermek için asla kar yemeyin. Karı suya çevirmek için
vücudunuz enerji kaybedeceği için, değerli enerjinizi suyu ısıtmak için
kullanmayın. Kar yemek son çareniz olmalı.
Eğer
su bulduysanız; ancak suyun temizliğinden şüpheniz varsa çoraplarınızı
ya da herhangi bir elbisenizi çıkartarak filtreleme yapabilirsiniz. Ateş
yakma ihtimaliniz varsa suyun kaynatılarak içilmesi her zaman tavsiye
edilen en iyi yöntemdir.
Denizde
çok susuz kalırsanız deniz suyu içmeniz durumunda çok hızlı bir şekilde
dehidratasyon gerçekleşeceği için organlarınız susuz kalır. Asla deniz
suyu içmeyin. Elde imkân varsa damıtma gibi yollarla su elde
edilmelidir.
Yönünüzü
kestiremediğiniz durumlarda suyun akış yönünü takip edin. Su,
medeniyeti temsil ettiği için her zaman bir yerleşim yerine çıkar. Çok
soğuk bir havada bir dereden karşıya geçmek zorunda kalırsanız
elbiselerinizin üzerinde ıslanıp donmaması için elbiselerinizi çıkarıp
nehrin karşı kıyısına atmanız ya da başınızın üzerinde tutmanız
gereklidir. Ayrıca hipotermiye girmemek için nehirden geçtikten hemen
sonra elbiselerinizi giymeniz ve ateş yakmanız elzemdir. 0’ın altındaki
derecelerde bu işlem için sadece 10 dakikanız bulunmaktadır.
Suni
teneffüs, kalp masajı gibi özel bilgi ve eğitim gerektiren ilk yardım
uygulamalarını asla bilinçsiz yapmayın. Yaralının kalbinin durduğuna
emin olmadığınız ya da müdahale konusunda net bilginiz olmadığı
durumlarda kesinlikle yaralıya müdahale etmeyiniz ve acil olarak 112’yi
arayarak yardım isteyiniz. Gerekirse 112’deki görevlinin yönlendirmesi
ile gerekenleri yapınız.112’yi aradığınızda ise durumu çok net olarak
anlatmanız gereklidir. (Yaralı sayısı, yer, durum vb) 112’yi kontörünüz
olmasa da; hatta telefonunuzda SIM kartı olmasa bile arayabildiğinizi
unutmayınız.
Deprem
anında sabit eşyaların kenarları gibi hayat üçgenlerinde ellerinizle
ensenizi kapatarak ve sırtınızı da sağlam bir yüzeye dayamalı ve cenin
pozisyonda yatarak depremin geçmesini beklemek gerekir. Bu pozisyondaki
amaç vücudun korunmasında sinirlerin geçtiği sırt ve enseye öncelik
vermektir. Masa altları ve yatağın üstü hiçbir şekilde koruyucu
değildir. Deprem sırasında yatağınızda yatıyorsanız hemen yuvarlanarak
yatağın yanına kendinizi atınız ve cenin pozisyonu alınız. Her durumda
ailenizle birlikte deprem tatbikatı yaparak neler yapmanız gerektiğini
uygulamakta fayda var. Bu çalışmanın en önemli etabı ise bir adet deprem
çantasının bulundurulmasıdır.
Deprem
esnasında asla aracınızın içinde bulunmayınız. Aracın tavanı hiçbir
koruma sağlamaz, tam aksine sizi hapsederek kurtarılmanızı zorlaştırır.
Deprem esnasında aracınızda iseniz hemen ininiz ve yanından çömelerek
cenin pozisyonunda yatınız ve depremin geçmesini bekleyiniz.
Arabanızda
ya da gezi çantanızda bir adet düdük ve benzeri ses çıkaran bir alet
bulundurmanız, kaybolmanız durumunda yerinizi belli etmek için oldukça
faydalı olabilir. Ayrıca aracınızda acil durumlar için gerekli
ekipmanlara ek olarak biber gazı, giyecek, konserve ve su gibi temel
korunma, ısınma ve gıda ihtiyaçlarında bulundurmanız oldukça faydalı
olacaktır.
Karşılacağımız ilk sorun insanın fiziki bütünlüğünü koruması gerekliliği. Hayatta kalmadaki ilk prensip barınmaktır. Bunun için emniyetimizi sağlayacak bir barınak bulmalı veya yapmalıyız. Şehir içindeysek bu daha kolay olacaktır. Bu doğal afetin etkileri ortadan kalkmaya başladıktan sonra da ilk yapmamız gereken şey yaramız, beremiz varsa tedavi etmek. Bundan sonra da psikolojik olarak toparlanmak. Bizi öldürecek ilk şey paniktir. Şok durumu olabilir, bunu atlatabiliriz ama panik en deneyimli adamı bile öldürebilir. Önce kendi yaramızı tedavi edeceğiz. Sonra bir plan çizip emniyetli bir yer bulacağız. Suyun veya gıdanın çok olduğu yerler olabilir. Bu da bir market olabilir ama yağma içinde kalma durumuna dikkat etmek lazım.
* Böyle bir ortamda ne yiyip içmeliyiz?
Eğer bulabiliyorsak enerjimizi yerine getirecek yiyecek ve sıvılarla beslenip ilk etapta vücudumuza depo etmeliyiz. Yani, hemen saklamaya çalışmak yerine bir daha bulamama ihtimalini de düşünerek, güç kazanmak için bir kısmını bulduğumuz yerde vücudumuza depolamalıyız. Yüksek kalorili ve tok tutan besinler bulacağız. Çikolata, sucuk olabilir. Bunlar aynı zamanda susatan gıdalar bu yüzden bol bol suyunuzun olması gerekiyor. Kuru bakliyat en iyisidir. En az üç gün yetecek miktarda taşınması yeterlidir. Birer gün arayla tüketilir ise toplamda bir haftaya yayılmış olur. Eğer yerinde duruyorsa kendi evimize veya kendi korunağımıza ulaşana kadar kendimize ikinci bir ev bulmalı ve bulduklarımızı buraya depolayarak insanlardan saklanmamız gerekiyor.
"Hedefimize yürüyerek ulaşacağız. Botlarımız iyi olmalı"
* Neler giymeliyiz?
Üzerimizde kılık kıyafet uygun değilse değiştireceğiz. Benim tavsiyem zor şartlar altında sağlam kalacak bir bot. Çünkü yürüyerek hedefimize ulaşacağız ve bu yüzden bot çok önemli. Dayanıklı kılık kıyafetler giymeliyiz. Eğer kısaysalar bunları uzun olarak değiştirmeliyiz zira belki de yıkıntıların arasında gezeceğiz. Zırh olarak kabul edeceğimiz bu elbiseleri de çok korumamız gerekiyor. Bu elbiseleri kirletmemeye çalışmalıyız. Ne kadar kirlenir ve yıpranırlarsa, zırhımızda o kadar çok delik açılır ve zırhımız bizi koruyamamaya başlar.
* Ateş yakabilmek için neler yapmalıyız?
Doğada olduğu gibi ateş yakma problemleri söz konusu olabilir. Evimizde varsa çakmaktaşı veya çakmak bulundurmalıyız. Ateş yakacak bir şey bulamıyorsak eczaneye gidip permasol olarak da bilinen potasyum permanganat ve sıvı gliserin aramalıyız. Permasol su temizlemekte kullanılır. Bunu su dezenfektanında kullanabileceğimiz gibi sıvı gliserinle karıştırırsak alev çıkarır. İyi bir ateş başlatıcıdır. Hiçbir şey bulamazsak ilkel yöntemlerden matkap ateşini denemekten başka çare yok. Bunu bence öğrenin.
* Sizce şehirde mi kalmalıyız yoksa doğaya mı kaçmalıyız?
Şehirde güvenliğiniz söz konusu değilse doğaya kaçmalı. Şehirde yaşamak bence bu ortama göre daha kolay olacaktır çünkü bol kaynak var. Bu kaynaklar talan edilip tükendiğinde ise doğaya gitmek durumunda kalacağız. Hayatta kalma bilgisi şart. Aç ve susuz bir insan yiyip içemeyeceği şeyleri tüketebilir. Bir insan bir ay açlığa dayanabilir ama susuzluğa 4-5 gün dayanır. ABD Hava Kuvvetleri'nde söylenen bir söz var: "Bir insan üç saat çıplak, üç gün susuz, üç hafta aç, üç ay aşksız yaşayabilir."
* Suyu nasıl temin edebiliriz?
Pet şişelerdeki temiz su bitebilir. Lağımlar patlayıp sular kirlenebilir. Kolera, dizanteri, tifüs gibi bir yığın salgınlar başlayacaktır. Bu durumda su dezenfektanı için çamaşır suyu bulacağız. Bunun için de asit oranı yüzde 5 olan katkısız çamaşır suyu gerekmekte. Dikkat edilmesi gereken şey kullanacağımız çamaşır suyunun sadece sodyum hipoklorit içermesidir, parfüm ve temizleyici katkılı olanlar kullanılmaz. Lağım suyu bile olsa çamaşır suyunu dezenfektan olarak kullanacağız. Bir litrelik çamaşır suyu bir aylık suyumuzu temizleyebilir. Klor, mikropları en etkili öldüren maddedir.
* Radyoaktif bir serpinti olursa?
Şehir şartlarında radyoaktif serpinti olursa bu durumda demir yığını bol ve kalın betonlu binalara sığınmalı. Yerin altına da girmek bizi bu serpintiden bir ölçü koruyacaktır. Olabildiğince hızlı bir şekilde suyumuzu ve gıdamızı aldıktan sonra sığındığımız yerden bir hafta boyunca çıkmamamız gerekiyor. Bir haftanın sonunda ilk gün 15 dakika, ikinci gün 30 dakika gibi azar azar dışarı çıkmalıyız. Radyoaktif serpintiye maruz kalmış su, yerin 1 metre altındaki daha temiz topraktan geçirilirse yüzde 98 oranında radyasyondan kurtulur.
Üst komşu Ahmet bey düşmanınız olabilir.
* Diğer hayatta kalanlara karşı nasıl bir tutum sergilemeliyiz?
Bir doğal afetten sonra insanlar daha tehlikeli olabilir çünkü herkes bir şeylere ihtiyaç duyacak. Ahlak ve etik kalmayabilir; insanlar bir su kaynağı için birbirini öldürebilir. Doğaya çıktığınız zaman her şeyi yiyebilmelisiniz. Savaş ve doğal afetlerde kendinizle ve doğal şartlarla mücadele ettiğiniz gibi düşman faktörüyle de mücadele edeceksiniz. Bana göre şehirdeki en tehlikeli faktör düşman. Sizin üst katınızda yaşayan Ahmet Bey, böyle bir ortamda düşmanınız olabilir. Bu bir paranoya değil, olabilecek şeyler. Mücadele edeceğiniz şeylerin sayısı artacak. Diyelim ki bir yerde su buldunuz. Bunu almanız gerekiyor çünkü aileniz, çocuklarınız var. Kap kacak bulduktan sonra o su kaynağının etrafında başka bir aile ve onların etrafında öldürülmüş kişiler gördünüz. Sizin suyunuzu bulmuşlar ve o su kaynağının etrafındaki başka insanları öldürmüşler. Orada öldürmeniz gerekebilir. Eğer ailenizi düşünüyorsanız öldürebilmeniz gerekiyor. Bunu yapamayacaksanız aileniz için başka bir kaynak aramaya başlayacaksınız. Paylaşım söz konusu değil diyelim. İşte burada sizin için başka bir hayatta kalma mücadelesi daha başlıyor; insanlığınız, vicdanınız ve ihtiyaçlarınız arasında. Sizin hayatta kalma gücünüz için gerekli kaynağı elde etmede göstereceğiniz karar verme durumu… Orada öldürmeniz gerekecek mi? Yoksa şansınızı başka bir yerde mi deneyeceksiniz? Hadi bunu düşünün. Doğada ahlâk ile şehirde ahlâk çok farklıdır. Bunlar sizin hayatta kalmanızı zorlaştıracak şeyler.
Olmazsa olmaz malzemeler
Bu malzemeler bir bel çantasına yerleştirilir ve yanımızdan hiç ayrılmaz. Doğada ve şehirde hayatta kalma şartlarının tümünde mutlaka lazım olur.
* Ateş Başlatıcı ( magnezyum çubuğu, ferrocerium çakmaktaşı, potasyumpermanganat + gliserin birleşimi/birebir ölçüde )
Magnezyum Çubuğu. 30 TL
* Çok maksatlı pense çakı kombinasyonu ve küçük boy hayatta kalma bıçağı
Çok amaçlı pense çakı: 150 TL
* Alüminyum battaniye veya alüminyum bivak torba
10 TL
* Su dezenfekte ilacı ( klor tableti veya klor sıvısı veya iyot tableti veya potasyumpermanganat )
100'lü kutu: 50TL
* Sinyal aynası
6.5 TL
* Düdük
2 TL
* Aşınmaya ve kopmaya dayanıklı polyester ip/sicim
18 TL
* Balık oltası
Portatif Olta 79 TL
* 1 mt. bakır tel (sincap, fare, tavşan tuzağı için veya başka maksatlarla kullanmak için)
* Alüminyum sülfat çubuğu (kan taşı/kesikler için )
* Pusula
13 TL
* Sağlam poşet ( buzdolabı poşeti büyüklüğünde / su biriktirmek ve malzemeleri sudan korumak için )
* Küçük mum
Barınmak ve korunmak için malzeme
Bu malzemeler 30 litre kapasiteli bir sırt çantasına yerleştirilir. Doğada ve şehirde hayatta kalma şartlarında konforumuzu artıran, ikinci grup gerekli malzemedir.
1. Askeri tip panço (Yağmurdan korunmak için, tente, küçük çadır ve sudan geçerken bot olarak kullanmak için çok maksatlıdır)
30 TL
2. Uyku tulumu (En kötü ihtimalle 0 derece donma noktasında konfor derecesi olmalı)
50 TL
3. Kafa feneri (El feneri atıl kalır) ve yedek pil
10 TL
4. Su matarası ve ufak bir aş kabı (Suyumuzu mutlaka yanımızda taşıyacağız.)
Su matarası: 37 TL
5. Eski tip pilli radyo ve yedek piller (Şehirde hayatta kalma durumunda önemlidir, olup bitenden haberdar olmak gerekir)
43 TL
Gıda ve ilaç
Bu malzemeler hayatımızı devam ettirmede vücut için en elzem olanlardır.
En az üç gün yetecek miktarda taşınması yeterlidir. Birer gün arayla tüketilir ise toplam bir haftaya yayılmış olur.
1. Pirinç (Kore’de, Vietnam’da yerel savaşçılar yanlarında sadece pirinç taşıyorlardı)
Kilosu: 3.2 TL
2. Fasulye
Kilosu: 3 TL
3. Yulaf
Kilosu: 2.5 TL
4. Çikolata ve şekerleme
Fiyatları değişiyor
5. Fındık
Kilosu: 7 TL
İlaçlar:
* Ağrı kesici
* Ateş düşürücü
* Bağırsak antiseptiği (iç parazite karşı)
* Magnezyum ve kalsiyum (sinir tansiyonunu dengelemek için)
* Vitamin kombinasyonu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder